4. Buluşma – MUTLULUĞA GİDERKEN

by Burak SARAL
94 görüntüleme

Bugünün ışıklı saatleri; uyandığımdan bu yana göz yaşları döküyordu gökten yağarcasına, korunmak için açtığım şemsiyenin altında seni beklerken Üsküdar’dan denize bakıyorum. Yoğun duygular taşıyan sert rüzgarlar yüzüme bir tokat gibi çarpıyor, deniz sanki bir şeye kızmış gibi kabarmış. Gök dökülen göz yaşları için beni ürkütecek şekilde kükrüyor. Bense 4. kez seni görecek olmanın heyecanı ile güneşin nöbeti aya devrettiği şu dakikalarda her şeyi  görmezden geliyorum.

Karanlık bastırırken uykusuna dalamamış bir bebeğin göz yaşlarından kaçarak bana doğru koştuğunu gördüm ve  sana doğru hızlıca yürüdüm. Şimdi şemsiyenin altındayız günün tüm karamsarlığından kaçmış birbirimize sarılıyoruz.

(S) Seni gördüğüme hiç bu kadar mutlu olmamıştım!  Dediğinde gözlerine baktım, korkmuş ve tedirgin görünüyordu! (B) İyi görünmüyorsun, yoksa kötü bir şey mi oldu?  Sorusunu onaylarcasına o kadar sıkı sarıldın ki içim ürperdi!  (S) Hayır sadece hava çok kötü, ve gök gürültüsünden korkuyorum!  Dedi güzel dudakların! Daha sıkı sarılarak, (S) Şimdi korkmam için hiç bir neden yok. (B) Hmm nedenmiş o bakalım? (S) Çünkü artık sen yanımdasın.  Sözünden sonra yanağıma kondurduğu o tatlı öpücük durumu tamamlamıştı.

Bir kaç dakika birbirimize sarılarak yoğun duygu seli altında denize baktık. (B) Kendini daha iyi hissediyorsan artık gidelim mi hayatım?  Elimi tutup parlayan gözlerin ile (S) Seninle her yere. Yanıtı beni mutlu etti… Sahilden harem tarafında doğru şemsiyenin altında yürümeye başladık. Aradan 1 kaç dakikanın geçmesi üzerine (S) Çok üşüyorum nereye gidiyoruz böyle? (B) Biraz sabret hayatım göreceksin. Konuşmadan biraz sonra dalgalı denizin içindeki gönül hapishanesi görünüverdi. Çakan şimşekler ile birlikte Kızkulesi  oldukça korkunç görünüyordu!

(B) Hayalleri gerçekleştirmek için çok istemek gerekir! Ve ne olursa olsun bu gün bunun olmasını çok istiyorum! Hayatım şuandan sonra geçireceğimiz saatler çok özel olacak, beraber bu kabarık denizi aşıp Kızkulesi’nde baş başa yemek yiyeceğiz! Sadece sen ve ben!  Gözleri dönmüş bir şekilde kucağıma atladı, (S) Seni Seviyorum! Bu günü hiç  unutmayacağım! ve unutulabilecek bir günde olmayacaktı.

Dalgalı deniz içindeki teknenin en arkasında birbirimize sarılmış ara sıra görünürden kaybolan Kızkulesi’ne doğru yol alıyoruz. Her çakan şimşekte korkarak bana  daha sıkı sarılıyorsun. Bu ürkünç havada korkunun getirdiği refleksin ile mutlu oluyorum.

Her şey planladığım gibi gidiyor. Tekneden indik, kulenin kapısından içeriye girdiğimizde kafamızdan aşağıya gül yaprakları döküldü. Çok mutluydun o masaya otururken el ele tutuşurken çok mutluydun. Önce aperatifler geldi, o kadar açıkmışız ki her şeyi unutup yemeklere yumulduk. Kakara kikara arasında birbirimize gülümsedik. Bir telefon zırıltısı göz göze gelmemize neden oldu. Telaşlı bir halde cebinden çıkardığın telefonunda aniden ses kesildi. (S) Aaa Yasemin çağrı attı.  Dedin gözlerimin içine bakarak. Konu pek uzamadı nede olsa Yasemin arkadaşındı. Ve karnımız zil çalıyordu.

Aperatiflerden sonra muhabbete daldık el ele… Geçirdiğimiz 4. günün diğerlerinden ne kadar farklı olduğundan bahsediyoruz. Yaptıklarım için ne kadar mutlu olduğunu anlatıyorsun. Olan bitene inanmadığını dile getiriyorsun tekrar. Konuyu gene nasıl bu hale getirdiğimizi bilmiyorum ama seni hiç tanımadığımı tekrar yüzüme vuruyorsun! Aynı beni tanımadığın gibi! Bilmediğim şeyler olduğunu söyleyen kızmış gözlerin, bilmemi de sağlamıyor her nedense!

Ana yemekten önce ara vermiş denize doğru bakıyoruz. O dalgalı hırçın denizi anlatmak istediklerini görmek istemiyormuşçasına izliyoruz. (S) Aa bak şu dalgaların arasındaki bir tekne değil mi? (B) Hani nerede? (S) Tam karşımızda dikkat etsene. (B) Aa evet gördüm, bu havada denizde bizden başka delilerde olabiliyormuş hayatım. Birbirimize bakıp tebessüm ile gülümsedik. Tekrar yemek masasındayız ve ana yemekleri bekliyoruz.

Bir mesaj sesi ve telefonuna bakan sen, gözlerin telefona kilitlenmiş halde bakıyordu ta ki bilgi mesajı olduğunu bana söyleyene kadar. Yemeklerde masadaki yerlerini aldılar. O sırada ayağa kalktım ve gözlerini sıkıca kapatmanı istedim. 10’a kadar heyecanla sayan sen gözlerini açtığında elimdeki çiçekleri görüp sımsıkı bana sarılmıştın. Mutluluk denen şeyin bununla eş değer olamayacak kadar basit olduğunu dile getiriyordu gülümseyen gözlerin!

Bu gece yaşadığımız her şey günün mutlu biteceğini işaret ediyordu! Seninle geçen her an umudu yansıtıyormuşçasına güzeldi. Gözlerim diğer her şeyi göremeyecek kadar kör olmuş sadece pembe düşlerde boğuluyordu. O an gelene kadar tüm bildiğim umudun getirdiği hayallere dalıp çok çok uzaklara gittiğimiz di…

Yoğun gıcırdama sesi ikimizin de dikkatini çekti ve  restorantın dış kapısına doğru döndük. Kapıdan giren erkek sinir ve kin dolu gözleri ile sanki masamıza doğru bakıyordu. Baktığı yere doğru kafamı çevirdiğimde Sonay’ın mutlu ve gülümseyen suratının yerinde, gözleri dolmuş ve korkudan titrermişçesine ağlayan bir hal aldığını fark ettim!

Bir yorum gönderin

İlginizi çekebilir