Bir yılbaşı serüveni Ağrı Faaliyeti – Aralık 2012

by Burak SARAL
105 görüntüleme

Çok heyecanlıyım, bu gün yılbaşında Ağrı dağında olmayı planlayan bir gruptan haberdar oldum… Sonunda aradığımı buldum. 3 kişilik bu gruba dahil olacak ve 5165m Ağrı Dağı zirvesini görecektim. Bu duygu şimdi bende muhteşem bir heyecan uyandırdı…

Akrep ve yelkovan yeni yıla doğru yol aldıkça katılacağım gruptan Gökalp Saklı haricinde ki arkadaşlar vaz geçti. Ne fark eder ki dedim kendi kendime. Sizce de öyle değil mi?

Aklıma Kampist3k’dan 2013 Yılında birlikte Kırgızistan’da 7000m etrelik zirvelere gitmeyi düşündüğüm Ferhat Ulu geldi. Ona konuyu açtığımda hiç düşünmeden oda bu organizasyona dahil olmak istedi ve macera planları kaldığı yerden yapılmaya devam edildi.

Ağrı Kış faaliyeti biraz ağır geldi sanırım… Bir çok yeni malzeme almamız gerekiyordu, malum bu mevsimde hava sıcaklığı -40 dereceye düşebiliyor ve rüzgarın etkisi (wind chill) ile çok daha soğuk hissettirebiliyordu. Ve başladık uzun uzun malzeme listeleri yapmaya kişisel envanterimizi yenilemeye…

Faaliyete son bir hafta kala hava durumu iyi görünmediğinden hevesim kaçmaya başlamıştı… Ben boş yere Ağrıya gitmek istemiyordum. Neyse ki hava son bir kaç gün kala düzeldi ve biletimi aldım artık bende dönülmez yolun ufkundaydım.

Son güne kadar Mont, Pantolon, Uyku Tulumu ve Eldiven başta olmak üzere bir çok ürün edindik… Yola çıkmamıza 3 gün kala Cuma abi (danışmanımız) hedik’siz gelmeyin dedi… Etrafımızdan aradık ama kimsede bulamadık… Ve hiç hesapta olmayan bir meblağ daha ödeyerek Hedik sahibi olduk…

27 Aralık Perşembe, bu gün son kontrolleri yapmak için Dublex Gençlikte(bende) toplanmak için sözleşmiştik ancak bir fire verdik Gökalp’in ani bir işi çıktığı için gelemedi ve Ferhat’la ikimiz kontrollere başladık. Hiç heyecanlı değildim ama kafamda birçok düşünce vardı… Çantaları hazırladık ve uykuya daldık.

28 Aralık Cuma işte İstanbul’a veda günü, evden çıktık metrobüse bindik. Zeytinburnu metro aktarmasına kadar sen bana eşlik ettin ruhum teşekkür ederim. Ardından metro ile hava alanına doğru yola koyulduk. Check in bölümünde Gökalp ile buluştuk ve 13.30 uçağı ile Ağrıya doğru kuş uçuşumuz başladı.

Şanslı bir yolculuk olarak adlandırıyorum bu uçuşumu, yanımda oturan Mesut Zorlu ile bir şekilde tanıştık, kendisi acil doktoru. Eşi öğretmen ve Ağrı’ya tayin olmuş, yılbaşını eşi ile geçirmek için Ağrı yolcusu oda. Uçuş boyunca kendisi ile bizler adına çok faydalı bir sohbet yaptık. Dağ hastalıkları ve aklimatizasyon için kullanılması gereken ilaçlardan tutun birçok konuda bize fikirlerini söyledi ve bizi aydınlattı. Tekrar teşekkürler Dr.Mesut.

Saat 15.30 Uçağımız Ağrı havalimanında ki elektrik arızası sebebi ile pistin üzerinde dönüp dolaşıyor, bu biraz mide bulandırıcı… Neyse ki 20dk geçmeden indik, hava alanı çıkışında kuru soğuk hava ile ilk buluşmamızı yüzümüzde bir gülümseme ile yaşadık.

Bizi bekleyen abimiz Cuma Saltik’in arabasına atlayarak, başladık yol almaya. Yolda acıkan karınları doyurmak için güzel bir mola verdikten sonra Doğu Beyazıtta ki o farklı dünyanın kapısından içeriye girdik.

Planımız alışverişi Doğu Beyazıt’tan yapmaktı… Lakin bu gün burada zorunlu “kepenk kapatma” eylemi var ve tüm dükkânlar kapalı… Bu geceyi geçireceğimiz kutu gibi küçük ama sıcak Tahran Otele çantalarımızı yerleştirip tekrar araca döndük. Valilikten alınan izinleri vermek adına Doğu Beyazıt Jandarma karakoluna geçtik. Burada komutanlar ile hoş sohbet eşliğinde izinlerimizi hallettik, laf aramızda bizi açıkça deli sanıyorlar [:

Jandarmada ki işlerimizin ardından otel odasına döndük. Sanırım yanıyorum… Bu nasıl bir sıcaktır kaloriferler alev alev yanıyor, direk pencereyi açtım ve biraz odayı serinlettim. Ferhat ile Gökalp kafayı koydukları gibi horlamaya başladılar benim ise uyumam epey zaman aldı…

29 Aralık Cumartesi sabahın ilk ışıklarıyla kendimizi Doğu Beyazıt’ın sokaklarına attık… Bu saatte açık bir yer bulabileceğimizi hiç düşünmüyordum… Oysa sonradan öğrendim ki burada çoğu dükkan sabah 04.30 gibi açılıyormuş… Önce bir çorbacıya ardından da bir pastaneye gittik karnımızı mis gibi doyurduk ve Hotel Tahran’daki odamızdan çantalarımızı alarak lobiye indik.

Cuma abimiz ve akrabası Ali biz indikten bir süre sonra Lobiye geldiler. Alinin kullanacağı minibüse çantalarımızı yerleştirerek yola koyulduk.

Ferhat çadırda ayağını sıcak tutmak için camilerde satılan meslerden almak istedi, bunun için durduğumuz bir yerde “Kaçakçı Kenan” abi ile tanıştık. Ferhat Kenan abinin kefili olduğu mes benzeri bir şey aldı, bende 2 çift çorap aldım, galiba ikimizde pişman olacağız (:

Sıra markette, dün sanırım biraz abartarak alışveriş listesi yapıldı… Marketten 200TL yi aşan 3 kişilik bir alışveriş yaptık. (Neler almadık ki?)

Ana yoldan Ağrı dağına dönen yol üzerinde fotoğraf çekildikten sonra bizi Eli köyüne (irtifa 2000m) bırakacak olan araç yaklaşık 4 km (irtifa 1617m) kala zinciri olmadığı için yolda kaldı. Artık yapacak bir şey yoktu araçtan indik ve aldığımız malzemeleri çantalarımıza yerleştirdik, hiç sığacak gibi durmuyorlar ama ite kaka sıkıştırdık…

Sırtımızda deli gibi yüklü çantalarımıza batan karda yürüyebilmek için aldığımız hediklerde eklenince taşıdığımız ağırlığı şimdi düşünmek bile istemiyorum.

Akrep ve yelkovanın 10.04 göstermesi ile Ağrı serüveni şimdi gerçekten başladı demeye kalmadı.

Burak Saral · 1. Gün Yükümüz Çok Ağır Nefes NefeseSes kaydını dinle 10.18’de kalın giyindiğimiz için durup üstümüzde ki kıyafetleri çıkardık… 10.48’de o soğuk havada bacaklarımızda yanma başlayınca alt içlikleri çıkarmak içinde bir mola verdik. Ardından yolu takip ederek yaklaşık 50 dakika yürüdük. 11.38’de Ses Kaydını Dinle Eli köyü hizasında ki bir nokta da Ferhat’ın isteği üzerine küçük bir mola verdik, o sırada yaklaşık 1km solumuzda koyunlar ile ilgilenen bir çoban gördük. Gökalp ile Ferhat katır kiralayabilmek umudu ile çobanla konuşmaya gittiler ve ben çantaların başında onları bekledim. Çok sürmeden kötü haber ile birlikte geri geldiler ve tekrar yola koyulduk.

Saat 12.08 irtifa 2100m yürüyüş esnasında git gide kar seviyesi arttığından hedikleri giymek için mola verdik.

Gökalp hediğini giydikten sonra deneme yürüyüşü yaparken Hediklerinden birinin bağlama aparatını kırdı, bu sebepten hediği uygun bir yerde bırakarak GPS ile bu noktayı işaretledik ve yürüyüşe devam ettik.

12.48 irtifa 2228m çantalarımız çok ağır ve kar çok toz olduğu için Hediklerden pek performans alamıyoruz. Neredeyse botlarımız ile yürüyormuş gibi karda batıyoruz ve bu bizi çok yoruyor. Ferhat bu sebeplerden Hediğini bıraktı ve bu noktayı da GPS ile işaretledik.

13.01 irtifa 2304m, sıra bende diğer 2 arkadaşımın hediği yok ve bende hediksiz devam etmeye karar verdim Hediğimi bir taşın arkasına koydum ve GPS ile işaretledim.

13.33 irtifa 2332m, küçük bir molada Probis yiyerek karnımızı ve bedenimizi tok tutmaya çalışıyoruz.

14.09 İrtifa 2580m Sıcaklık -10 derece, burada bir kamp alanı bulduk, gün batımına yaklaşık 2 saatimiz daha var aslında 2800m kampını zorlayabilirdik lakin burada kamp atma kararı verildi. Kampı kurduk ben dışarıda fotoğraf çekerken Gökalp yemek hazırladı, Ferhat’ta ona eşlik etti. Ses kaydını dinle Öğle yemeğimiz epey bir zengin mantı, barbunya, çay ve Probis… Hepsini yedik. Saat 22.00’da akşam yemeğini yemeyi plandık. Ardından Ferhat ile Gökalp’e sihirli bir değnek değdi ve aniden uyumaya başladılar.

21.50 Ses kaydını dinle Ferhat bir ara uyandı suratına tabletinin ışığı vuruyor sanırım bir şeyler yazıyor. Kafamı çadırdan dışarıya uzattığımda muhteşem bir ay manzarası eşliğinde Ağrı dağını görüyorum. Bu gece zaman geçmek bilmiyor.

22.20 Sıcak Çikolata keyfi Ses kaydını dinle – 23.05 Biraz yürüyüş biraz oyun Ses kaydını dinle

30 Aralık günlerden Pazar 06.53’de uyandık ama uyku tulumunda debelenme çadır toplama vs. derken saat 10.50’de Ses kaydını dinle kamp alanında ayrılabildik… Yani keyfe düşkün bir faaliyete devam ediyoruz, yanımıza aldığımız yiyeceklerin çok fazla olduğunu geçte olsa fark ettiğimizden, Ferhat ile Gökalp çantalarında ki yiyeceklerin büyük bir kısmını ve 1lt’lik benzin ile Bütan Propan tüpü bıraktılar. Benim çantamda ki yemekleri ise çıkarmadık acil bir durumda kullanabilelim diye.

Yürüyüşümüz geç uyanmamız ve yüklerimizin bir kısmını geride bırakmak için ayırdığımız vakitten ötürü sarkarak başladı. Ama bu gün 3200m kampına çıkmaya kararlıydık, gün sonunda bunun için sadece kararlı olmak değil erken kalkıp erken hareket etmemiz gerektiğini de öğrenmiş olacağız.

11.51 Ferhat ve Gökalp’in size seslenişi. Ses kaydını dinle

2500m irtifadan sonra ki yürüyüşümüz yer yer bele kadar batak kar içinde inanılmaz zorluydu.

13.14 irtifa 2800m moladayız. Ses kaydını dinle

Ses kaydını dinle Saat 13.15’den 15.16 ya kadar iki saattlik süre içerisin de batak kar yüzünden 120m yükselerek ancak 2920m irtifaya varabildik, son saatlerde başlayan sert rüzgarı da hesaba kattığımızda 3200m kampına akşam karanlığında ulaşmanın çok zor olacağı kararına vardık. Ve kampı 2920m’de attık. Çadır kurulduktan sonra ben bir süre fotoğraf çekimi yapmaya çalıştım, Gökalp yemeği yaptı Ferhat’ta ona eşlik etti. Yemeğin ardından Ağrı dağında bulunan sihirli değnek tekrar Ferhat ve Gökalp’e dokundu ve horlamaya başladılar, Allah’ım ne kadar  güzel bir gece…

Ses kaydını dinle Bu gece dışarıda ki sert rüzgar ile lapa lapa yağan kar çadırın içerisin de ayrı bir akustik oluşturuyorlar. Bir süre bu sesi kaydetmeyi denedim. Ardından o soğuk havada ihtiyaç gidermek için kısa süre kendimi dışarı attım ve tekrar çadıra sıcacık tulumuma geri döndüm. Saat 00.02 civarı her gece güncel hava durumunu gönderen Sevgili Sevgilimin hava durumu mesajıyla gözlerim aralandı güzel haber yarın hava harika!

Eski bir deyiş “Alpinizm acı çekme sanatıdır” der, bizde sanırım şu an bunu icra ediyoruz. Hava sıcaklığı -22,5 derece, irtifamız 2820m civarı, bu noktaya çıkana kadar tüm gün kar seviyesi yer yer bele yakındı, yani zorladı. Hava gün boyu kar yağışlı ve sisliydi. Şimdi ise çadırın içinde ısınmaya çalıştığımız uyku tulumunda sağanak şekilde yağan karın ve sert rüzgarın sesini dinliyoruz yani değmeyin keyfimize (:. Yarın amaç hava el verirse dik tırmanışla yükselebildiğimiz kadar yükselip son kampı atmak, ertesi sabahta Ağrı dağı zirvesi 5165m’ ye ulaşmayı denemek. İşte böyle hayat devam ediyor, herkese selam.

31 Aralık Pazartesi Ses kaydını dinle 08.24 uyandık hava güneşli ve çok rüzgarlı saat 09.48’de kendi rekorumuzu kırarak 80dakika içerisinde harekete hazır hale geldik. Ses kaydını dinle Bu gün yürüyüşümüzü normal rota batak kar olduğu için dik yamaca vurarak gerçekleştirmeye deneyeceğiz. Hedefimiz 4200m kampı.

10.38 irtifa 3000m bir mola.

11.51 irtifa 3200m sıcaklık -6 derece Ferhat ve Gökalp’in söyleyecekleri var Ses kaydını dinle

Bu günkü yürüyüş daha bir keyifliydi, çünkü artık hızlıca yükselebileceğimiz bir parkurdayız. Yürüyüş esnasında zaman zaman fotoğraf çekmek adına gruptan geri kalıyorum, performansımda ne yazık ki çok iyi değil.

13.02 Ses kaydını dinle irtifa 3200m civarında biraz geride kalmıştım, o sırada güçlü esen rüzgar çantamın yağmurluğunu açtı, kamptan çıkarken kaskımı yağmurluğun içine atmıştım oda düşüverdi. Bizimkilere seslendim ama duymadılar, arkaya bakmayı da unutmuş olsalar gerek bir tepeyi geçtiler ve ufkumda onları göremiyorum. Çantamı tekrar toplayabilmek adına çıkardım ve yaklaşık 5 dk. çantamı ayarlamakla geçti.

Arkada kaldığım ve göz hizamda takım arkadaşlarımı göremediğim için hızlıca yürümeye başladım, sanırım rüzgar bunu çok sevmedi ve aşırı hızlı esmeye başladı, tekrar çantamın yağmurluğunu aralamaya başladı.

Yaklaşık 20 dakika sonra bizimkilerin yanına ulaşmama 10 adım kala irtifa 3260m rüzgar çantamın yağmurluğunu çaldı kaçtı.

Hızlı yükselişimiz esnasında Ferhat aklimatizasyon sorunu yaşamaya başladı, havanın kararmasına 20dk var ve ufak bir tepenin üzerindeyiz ilerlersek bu sert rüzgar ve karanlık havada 4200m kampına varmamız çok zor olabilir. Bu sebepten kampımızı 3900m civarı bir irtifada kurmak için epey cebelleştik. Çadırı kazma ve batonlarla sabitledik, etrafını taşlarla kapattık ve bu sırada başıma çok yoğun bir ağrı girdi.

19.46 Ses kaydını dinle dışarıda fırtına var çadır sanki her an üzerimizden uçup gidebilir… İlerleyen saatlerde çadırdan çıkan gürültünün ses kaydı. Ses kaydını dinle

01 Ocak Salı Bu gün saat 03.30’da kalkıp zirveyi deneyecektik. Faaliyette bu güne kadar hiç bir saate uyamadığımız için uyandırılmayı bekleyerek yattım. Ses kaydını dinle Saat 06.50 gibi Ferhat uyandırdı ve 07.13 de yürüyüşe başladık. Zirve yürüyüşüne başlamadan önce ne bir yudum su içtik ne bir parça yemek yedik motivasyon düşüyor…

Saat 12.00 civarı 4350m irtifadaydık, gidişatın bize gösterdiği bu gün Zirve imkânsız… Yarın öğlen uçağımız olduğu için 4350m de biraz fotoğraf çekimi ardından kampa indik.

Çadırı ve içinde bıraktığımız eşyaları toplamamız yaklaşık 1 saatimizi aldı ve aşağıya doğru inişe başladık. Normalde her gittiğim dağda iniş bana kolay gelmişti ama Ağrı Dağından inişte yol oldukça uzun geldi ve bitmek bilmedi.

Aşağı inerken çantamın dışına sabitlediğim içi eritilmiş kar ile yapılmış tang dolu termosum düştü. Yanımızda çok az su vardı ve ilk molada bu suda tükendi. Su eritmek için durmamız nereden baksak 1 saat kaybetmemiz demekti bu yüzden ufak tefek molalar haricinde durmadan devam ettik.

İnişin 2 saatlik bir bölümünde belimize kadar batarak ilerlemeye çalıştık ve bu kısım oldukça zor ve yorucuydu. 2500m’de ilk kampı attığımız noktaya varınca burada bıraktığımız eşyalarımızı aldık ve 3 tane limon bulduk. Limonları kestiğimizde tamamen içleri donmuş ve buz tutmuşlardı bir güzel kestik, yedik. Susuzluk ihtiyacımızın bir kısmını giderdik çok iyi geldi. Bunu düşünürken bile hala ağzım sulanıyor…

Kamp noktasından ayrıldıktan sonra ilk durak benim hediklerimdi, hedikleri aldığımda Gökalp direk giy hediklerle devam et deyince giyindim, giyinirken Gökalp’te yardım etti ve Ferhat’ın hediğini bıraktığı bir sonraki noktaya doğru yürümeye başladık, yaklaşık 10 dakika sonra Kazmamı hediğimi aldığım noktada unuttuğumu fark ettim. Çantamı çıkardım ve tekrar yukarıya doğru yaklaşık 15dk yürüyüp Kazmamı alıp aşağıya indim.

Bizimkilerin yanına geldiğim de Ferhat hediğini çantasına sabitlemişti ve inişe devam ettik. Son olarak Gökalp hediğini bıraktığı yerden alıp çantasına yerleştirdi. Bu sıralarda Cuma abi ile telefonda ara sıra konuştuk. Ali, Eli köyüne gelmiş ve bizi bekliyordu. Sağ olsun Cuma abi, çay ve suda göndermiş. Eli köyüne vardığımızda bir süre aracı bulamadık. Sonra fark ettik ki Yukarı Eli Köyündeyiz.

Buradan aşağıya inerek araca saat 15.00 civarında vardık. Araçtayken o dakikadan sonra kendimi kötü hissedeceğim ve düşüncelere dalacağım çok kötü bir haber aldım…

Araca bindikten sonra Doğu Beyazıt’a başlayan yolculuğumuzda Gökalp bana seslenene kadar olan kısmı hatırlamıyorum… Kafamda bir çok anı canlanmak için beynime hücum ederken onlarla savaşıyordum… Şu an bu duyguları yaşamamak için kaçıyordum adeta… Ama o haber ile birlikte sanırım artık ben Ağrı’da değildim… Vardım ama yoktum… Dışa atmaktansa içte yaşamayı seçtim…

Otele geri döndüğümüzde çantalarımızı odamıza atıp ardından Cuma abi ile birlikte yemek yemeye çıktık. Bizi Doğu Beyazıt’ın güzel bir restoranına getirdi ve burada bir güzel karnımızı doyurduk. Ardından Ferhat ile Gökalp hamama gittiler. Kafamda gezen ölüm haberi ve içimde yarattığı o derin durgunluk / burukluk karışımı duygular yalnız kalmam gerektiğini çağrıştırdı bana… Ve otel odasına geçtim, 1 saat sıcak suyun altında donuk bir halde kalmış olmalıyım… Sonra yatağa uzandım ve Ananemi hayal ettim… Mekanın cennet olsun Gülizar hatun…

Bir ara kendime geldim çantamı toparladım ve yarına hazır ettim, Ferhat ve Gökalp her halde hamam partisine katılmış olmaları lazım, aradan 4 saat geçti hala yoklar. Bütün gecem uyumak ile uyumamak arasında geçti durdu…

Sabahleyin Ağrı ya ilk geldiğimiz günkü gibi, önce çorbacıya ardından pastaneye giderek karnımızı doyurduk. Otele döndük ve Cuma abinin arabasına atladık öncelikle bizi İshak Paşa Sarayına getirdi, sağ olsun buraları bize epey anlattı.


Ardından jandarmaya uğradık ve dağdan sağ sağlim indiğimizin bilgisini verdik, buradan Ağrı merkeze geçtik, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Ağrı müdürü olan hemşerim Ahmet Celal Kaba’yı ziyaret ettik. Sağolsun kendisi bizi çok sıcak karşıladı ve Ağrıda yapmak istedikleri projelerden bizlere bahsetti. Kendisine işlerinde kolaylıklar ve başarılar diliyorum.

Ahmet Celal Kaba Orman ve Su İşleri Bakanlığı

Uçak saati yaklaşıyor… Kafamda hala düşünceler dönüp dolaşıyor… Hava alanına geliş Cuma abi ile vedalaşma derken ben Trabzona aktarmalı uçak biletimi aldım… İstanbul’a inişimizin ardından dağ çantamı sağ olsun arkadaşım Tayfun Ekşi hava alanından aldı. Ferhat ve Gökalp ile vedalaşmamın ardından, orada seninle bir başka yolculuğa, acı duygulara doğru, Trabzon’a, Araklı’ya, Sürmene’ye Ananemin mezarına gitmek için buluştuk.

Bir yorum gönderin

İlginizi çekebilir