Bir düşünün…
Bir sabah uyanıyorsunuz ve fark ediyorsunuz ki telefonunuz size cevap vermiyor. Ama bu, sıradan bir arıza değil. Ne kilit ekranı, ne de o güne dek “size ait” sandığınız hiçbir şey artık size ait değil. Çünkü o gecenin karanlığında, sizden hızlı düşünen, sizin gibi milyonlarca örneği daha önce analiz etmiş bir yapay zekâ sizden önce davrandı. Şifrenizi kırmadı hayır, çok daha fazlasını yaptı: sizi çözdü. Ne hissedeceğinizi, ne düşüneceğinizi, bir sonraki hamlenizin ne olacağını öngördü ve düğmeye bastı.
Tüyler ürpertici, değil mi?
Siber Güvenlik Artık Aynı Oyun Değil
Siber güvenlik, uzun yıllardır bir “kedi-fare oyunu” olarak görülür. Her yeni teknolojik hamle, beraberinde yeni bir güvenlik açığını; her yeni savunma mekanizması ise yeni bir saldırı taktiğini doğurmuştur. Ancak içinde bulunduğumuz eşik bence, bu oyunun kurallarını tamamen değiştirecek, gezegenimizin ve hatta belki de ötesinin geleceğini şekillendirecek radikal bir dönüşümün habercisi. Yani artık bu oyun tahtası değişiyor; kurallar değil, oyunun kendisi yeniden yazılıyor.
Biliyorsunuz bugüne kadar her yeni teknolojik hamle, beraberinde yeni bir güvenlik açığını; her yeni savunma mekanizması ise yeni bir saldırı taktiğini doğurdu. Ama artık bu döngü, yerini daha karmaşık ve öngörülemez bir düzene bırakıyor.
Kontrolü Devralan Makineler
Şu anda, tam da bu anlarda, devasa veri kümelerini işleyen yapay zekâlar geleceğin kararlarını veriyor. Laboratuvarlarda, devasa soğutucu tankların içinde, kuantum bilgisayarlar klasik şifrelemeleri tarihe gömmek üzere çalışıyor. Etrafımızı saran makineler; akıllı ampullerden, otonom araçlara, endüstriyel robotlardan şehirlerimizi yöneten sensör ağlarına kadar sadece işlerimizi değil, güvenliğimizi de devralıyor.
Ve biz, bu akıl almaz hızdaki devrimin içinde hâlâ eski reflekslerle yaşamaya çalışıyoruz. Sanki yaptığımız, atlı arabayla uzay çağına yetişmeye çalışmak gibi, değil mi sizce de?
“Gelecek Hacklenebilir” Ne Demek?
“Gelecek Hacklenebilir” derken, sadece dijital bir tehditten bahsetmiyorum. Artık bu bana göre tüm insanlığın yüzleştiği, teknolojiyle ilişkimizi temelden sorgulayan bir varoluşsal soru.
Güvende miyiz? Peki güven dediğimiz şey, hâlâ sadece insan eliyle, insan zekâsıyla tanımlanabilir bir kavram mı? Yoksa otonom yapay zekâlarla, kuantum sıçramasıyla birlikte bu kavramın da yeniden tanımlanmasına ihtiyacımız olabilir mi?
Bu Bir Yazı Dizisi ve Daha Yeni Başlıyoruz
Hazır olun.
Uzun süredir üzerinde çalıştığım bu yazı dizisinde, sizinle birlikte sadece güvenliğin “geleceğini” değil, geleceğin güvenlik sınavını tüm boyutlarıyla, en derin sorularıyla birlikte keşfetmeyi amaçlıyorum. Acaba yapay zekâ ve makinelerle kusursuz bir dans mı edeceğiz, yoksa onların gölgesinde mi kaybolacağız?
Henüz bu sorunun yanıtını hiçbirimiz tam olarak bilmiyoruz. Ama şunu hepimiz biliyoruz:
Gelecek gerçekten hacklenebilir.
Ve bu oyunu kimin kazanacağı… Bu kez sadece en akıllı teknolojiye değil, insanlık olarak verdiğimiz kararlara, esnekliğimize ve en önemlisi öngörümüze bağlı olacak gibi görünüyor.
Her Cuma bu yazı dizisinin yeni bölümünü paylaşacağım. Katkı sağlamak, fikir alışverişinde bulunmak ya da sadece beyin fırtınasına dahil olmak isterseniz yorumlarınızı bekliyorum.
Takipte kalın ve elbette güvende kalın.
Sevgiler,
Burak SARAL