Rüzgar

by Burak SARAL
154 görüntüleme

Eser gürler, bazen hırlar, bilirsin işte aniden uğuldar. Kimi üşütür, biri ısıtır, bir koku takılır peşine ya da ucuna, alır sürükler, getirir bana, sana ve hatırlatır geçmiş bir günü!

Bir zamanlar peşine bir yaprak takılmıştır, eminim önceleri yeşildir! Ama zamanla yenik düşüp oda yaşlanmış ruhlar gibi, -aynı benim gibi- sararmıştır. O, ben ve senin hep isteyip de cesaret edemediğimiz şeyi başarır! Kendini yüksekten geçmişi geride bırakmayı umarak aşağıya bırakır!

O gün düşünceli biri başını esen rüzgara inat göğe kaldırmış hayaller kuruyordur. Yaprak gelir, eski bir sevgili gibi ayaklarının ucuna düşer. Eğilir, parçalanmasın diye kuru yaprağı dikkatle tutar, alır avuçlarının arasına. Gün ufukta battığı için mi, yoksa hüznünden mi bu kadar sarı gözükmüştür bu yaprak önemsemez!

Rüzgar

Çıkarır cebinden yıpranmış, buruşuk, kahverengi derisi ile kendi yaşını yansıtan defterini. Açar mürekkebinin izleri ile dolu sayfaları. Rüzgar derinden uğuldar üşütür. Güçlüce eser, yaprağı özgür bırakmasını istercesine eser, durur! Hayat hikayesinde doğru sayfayı bulmuştur ya, arasına sararan yaprağı hassasiyetle koyar. Hatırlattıklarını unutmak istermiş gibi kapar defteri üzerine! Güneş son kırmızı kızıl ışıklarını saçarken, rüzgar artık iyiden iyiye üşütüyordur bedeninin içindeki ruhunu!

Kollarıyla sarar vücudunu, gözünden bir yaş dökülür. Kim bilir hangi ânı aklına gelmiştir! Hangi sevişmesi, hangi sevgilisi? Gülümser, her güzel şey ardından dökülen göz yaşının gülümsetmesi gibi!

Rüzgar yalnızlıktan sıkılmış, peşine beyaz bulutlar takmıştır. Havadan mı bilinmez, bulutlar taşındıkları yeri pek sevmez! Kararıp, üzülürler, birbirlerine sokulmalarından dertleştikleri anlaşılır… Sanki aralarında anlamışlar gibi aniden yükselir bulutlar, rüzgardan kaçarlar!

Rüzgar yalnız olmaktan huzursuzlaşıp yanlarına gider, dokunur bulutlardan birine, iter aynı yaramaz bir çocuk gibi… Ayağı takılır bulutun, dengesini kaybeder. Bir gürültü kopar, arkadaşının üzerine düşer! Çarpışanların rengi atar, diğerleri rüzgara kızmış gibi gürler ve başlar bir kaçı ağlamaya. Kardeştirler ya ondandır diğerlerinin de canın yanışı, zaman geçmiş, an olmuş şimdi hepsi ağlıyordur!

Islanan bedenini aldırış etmeden, korumak belki de ısıtmak için, telaşla deri defterini hırsızların gözlerinden sakınır gibi cebine sokar.. Bulutların göz yaşları artar üzerine üzerine yağar. Rüzgar kızar uğuldaya uğuldaya esmeye başlar.

Saçı ıslanmış, yaşlar bedenine oluk oluk akarken elleri kaçar ceplerine saklanır. Gözü kısılır, görüş daralır. Islak saç, ıslak yüz ağır gelir, boynu bükülür! Adımları hassasça yavaşlar, zorlaşır. Sıçramasın diye damlalar, özenle basar yere, toprağa. Tüm bedeni ıslanır ya, rüzgara üşütmek için fırsat çıkar, eser eser gürler. Birkaç zaman geçer ağır ilerleyişe ayakkabıları yenik düşer, gövdesi delinmiş bir kayık gibi su alır, yavaşça içine içine çeker, huzursuzluk yaratır.

Ağırlaşan saçlarına inat, kafa göğe kadar kalkar, içlerinden birini tanıyormuşçasına delice seslenir bulutlara! Rüzgar hiç beklemeden sertçe eser, üzerine vurur, uğuldar ve iter! Sanki yanıt verir “Git buradan!” der!

Arkada sevdiğini bırakıp bir daha dönme şansı olmayacakmış gibi koşarak kaçmaya çalışır yağmurdan, rüzgardan, kim bilir belki anılarından! Rüzgar uğuldayarak peşine düşer, ağlayan çocukları da arkasından sürükler. Koştukça bedeni daha da ıslanır, teni yaşarır, bebekleri ağlar, gözünün. Kaçmak işe yaramasa da nefes nefese koşar uzaklara!

Bir çatı altına girer, kapıyı açar, rüzgar eser üzerine kapatır. Her şeyi geride bıraktığını sanarak kandırır kendini! Üzerini değiştirir masaya oturur, açar defterini, geçmişi hatırlatan o yaprağa bakar. Kapı çalınır masadan kalkar, “kim o” der. Çok ta önemli değildir. Kapı açılır. Rüzgar cereyan yaparak içeri girer, yaprağın elinden tutar, alır kaçırır.

Bir yorum gönderin

İlginizi çekebilir