Son zamanlarda etrafımda çok duyuyorum, ileride emekli olunca bodruma yerleşeceğim, emekli olunca şuraya gideceğim, şunu yapınca biraz işte şöyle olsun Ayvalığa yerleşeceğim, ileride çiftlik alacağım.
Hep ama hep, bir ilerde var bu planlarda. İnsanlar emekli olduktan bir süre geçince bazı şeyleri kolay kolay yapamamaya başlıyorlar. Hani o emekli olunca yaparım dediğiniz dünya turları var ya, emekli olunca yaparım dediğiniz Afrika safari, emekli olunca yaparım dediğiniz Bozcaada’da yaşama hayali.
Emekli olunca ya şimdi Bozcaada çok rutubetli yer demeye başlayacağınız ya da bu yaşta Afrikaya mı gidilir şimdi aslan ısırır bizi aman boşver otur oturduğun yerde. Yavaş yavaş dönmeye başlıyor. Aslında emekli olunca yaparım dediğiniz şeyler, yapmaya aslında bir türlü cesaret edemediğiniz şeyler.
Hiç bir şeyi geleceğe ertelememek lazım, çünkü geleceğin gelip gelmeyeceğini temelde bilmiyoruz. Belkide hiç gelmeyecek, belki de hiç emekli olmayacağız. Arada bir yerlerde ölüp gideceğiz. Kimse bunun garantisini vermiyor, tatsız şeylerden de inanın bahsetmiyorum hayat böyle bir şey. Ama eğer bir şey yapmak istiyorsanız niye şimdi yapmıyorsunuz? Ya da gerçekten yapmak istemiyorsunuz?
Bu Ferrari hikayesine benzer. Araba denildiğinde hep Ferrari, Ferrari derim. Sonra bir araba alınacağı zaman eve ufak tefek bir şey alırım, çünkü benim için otomobil önemli değildir, mesela motosiklet alsam daha özenli motosiklet satın alırım. Ama otomobil benim için çok çok önemli değildir. Üstelik Ferrari çok sarsar bilirim, çok sert amortisörleri vardır. Güzel arabadır ama spor arabadır İstanbul’dan Antalya’ya gidip gelemezsiniz. Aslında istemem Ferrariyi ama hep istiyormuşum gibi davranırım.
Bana da o yüzden öyle gelir etrafımda; Abi ya ileride bodruma yerleşicem diyen adamlar. Sallıyorlar dır, aslında Bodruma filan yerleşmek istemiyorlardır, uzak yakın alakaları yoktur. Ya Bodrumda güzel bir hafta sonu geçirmişlerdir, ya da etrafında bir iki kişi bodruma yerleşmekten bahsetmiştir.
Çok yıllar önce ünlü bir mekanın sahibi çok enteresan bir şey söylemişti. Öyle kavgada bağaran, çağaran adamdan korkmayacaksın derdi. Kavgada susan adam varsa kaçacaksın derdi. İşte belkide kavgada susan adam olmak lazım ve yapan adam olmak lazım.
Unutmayın en iyi karar, verilmiş olan karardır…